Hikâyesini duyduğumda “ahhh beeee AYTEN “diye ciğerim yanmıştı. Sizlerle de paylaşmak istiyorum. Belki bir çoğunuz duymuştur.. Benim uzun yıllar önce ağlayarak dinlediğim bir aşk hikayesi..
CÜMBÜŞCÜ HASAN İLE DELİ AYTEN
Ayten, 1935 yılında Kamberler’de dünyaya geldi. Ve 25 sene önce, yine aynı yerde hayata veda etti. Bursalılar onu, davulu ve cümbüşüyle tanırdı. Halk arasında, onun hikâyesiyle ilgili birkaç farklı senaryo anlatılırdı. Ancak yine de, en çok anlatılanı; Ayten’in bir aşk yüzünden delirdiğiydi…
Hayattayken herkes onu “Deli Ayten” olarak bilirdi… Ama aslında Ayten, durduk yere delirmedi…
Ayten, anlatılanlara göre, küçükken ateşli hastalıklarla boğuşmuş. 16-17 yaşına gelip de genç bir kadın olduğunda ise, “Cümbüş Hasan” lakaplı bir adama aşık olmuş. Hasan da sevmiş Ayten’i ama hem ondan 5-6 yaş büyük hem de çok içki içen biri olduğu için Ayten’in ailesi istememiş onu.
Sevdiği adama kavuşamayan Ayten, kısa süre içinde yemeden içmeden kesilmiş. Önce uykuları, sonra da aklı terk etmiş onu… Ailesi onu doktor doktor gezdirmiş ama bir çare bulamamış. En sonunda doktorlar, sevdiği adama kavuşursa belki düzelir demişler. Ailesi de tam 6 yıl sonra izin vermiş birbirlerini seven bu iki gencin evliliğine.
Ayten sevdiğine kavuştuğunda, artık her şey için çok geçmiş. Zaten bir süre sonra da Hasan, kendisini alkole vermiş ve Ayten’i terk edip gitmiş…
Ayten, çok geç kavuştuğu sevdiği onu terk ettikten sonra; sevdiğinin cümbüşünü eline, davulu da boynuna takıp sokak sokak dolaşmaya başladı.Kocası evi terk ettikten birkaç yıl sonra, ölüm haberi gelmiş Ayten’e. O da o günden sonra, kalan hayatını sokaklarda geçirmiş. Deli Ayten sokağa çıktığı zaman, insanlar onu karşılamak için evlerinden çıkardı. O giderken de, onu alkışlarla yolcu ederlerdi. Diğer deliler bile Ayten’e sevgiyle bağlıydı. Hatta o kadar ki, her yıl Hıdırellez zamanı onun için özel bir tören düzenlerlerdi. Ayten, en güzel elbisesini giyip, davuluyla cümbüşünü de eline alır, sabaha karşı da Kızyakup Mahallesi’ndeki evinden yola çıkardı. Meydana geldiğinde davuluna vurur, sonra iki deli onun arkasına geçer, sokak sokak dolaşmaya devam ederlerdi. 15 mahalle sırayla dolaşılır ve her mahalledeki deli bu konvoya katılırdı.
Bursalılar ise bu konvoy için camlardan dökülür, alkışlarla onlara eşlik ederlerdi. Gün sonunda Ayten ve arkadaşları Müzisyenler Kahvesi’nin önüne döner; buradaki müzisyenlerle birlikte davullar, kemanlar çalarlardı. Sonra da herkes evine ve kendine dönerdi…Deli Ayten, 57 yaşındayken, 12 Mart 1992 günü Kızyakup Mahallesi’ndeki evinde tek başına öldü…Esnaf birkaç gün onu göremeyince, öldüğünü anladı… Mezarını Bursa esnafı yaptı. Pınarbaşı’ndan kaldırılan cenazesine tam 3 bin kişi katıldı. Onun heykeli 2009 yılında mahallesine yapılan parkın içine dikildi. Bursalılar ona olan vefa borcunu bu şekilde Ödemiş oldular.
Heykelin dikileceği duyulduktan sonra, bazıları Zeki Müren’in, Orhan Gazi’nin, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın heykellerinin yanında; bu kadının heykelinin dikilmesini anlamsız buldular. Ama Başkan Recep Altepe bu kararından geri adım atmadı. Ve Ayten’e duyduğu vefa borcunu şu cümlelerle anlattı “Şimdi biz buraya bir anı parkı yapacağız da, Deli Ayten’in heykelini dikmeyeceğiz öyle mi? Bursalılar vefa nedir bilirler. Deli Ayten de bu şehrin sembollerinden biri.”
Hangimiz Cümbüş Hasan yüzünden ,
Deli Ayten olmadık ?
İsimler farklı , acılar aynı..
Sedef 3 Yıl Önce
Ayyy
Büşra 3 Yıl Önce
Yani buradan çıkardığım sonuç ; Aşk hem fiziksel hem de psikolojik olarak zararlı aşık olmamak lazım. Allah rahmet eylesin.
Abdullah Covut 3 Yıl Önce
25 haziran 1984 pazar güiü Bursa Demirtaş lisesinde üniversite sınavından çıkışımda kendisni görmek nasip olmuştu.Dışarıda bekleyen kalabalığı görünce gemiş ve davulunu çalmaya başlamıştı.Rabbim rahmet eyleye.Benimde 20 yaşında şizofren bir kızım var ve tek başıma ona herşey ve herkes olmaya çalışıyorum
Bihter Olgaç varvar 3 Yıl Önce
Hikayesini okuduğumda çok etkilendim. Zaman zaman aklıma gelir ve üzülürüm. Evladınız için acil şifalar dilerim. Sizi canı gönülden tebrik ediyorum. Yüreği güzel baba..