Denizli’nin sürgün yeri şimdi Kaz Dağları olarak anılıyor

DENİZLİ

Denizli’de bir dönem sürgün olarak adlandırılan ve kırsal kesimden dolayı birçok kişinin uğramak istemediği Çameli ve Beyağaç ilçeleri, şimdilerde temiz doğası ile şehrin Kaz Dağları olarak anılıyor.

Denizli’de geçmiş yıllarda kent merkezine uzak olması, sanayinin bulunmaması ve yüksek rakımda yer alması gibi birçok sorun olarak gösterilen Çameli ile Beyağaç ilçeleri, on binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapması ile dikkat çekiyor. Her geçen gün yatırımlar ile gelişen ilçeler, muhteşem doğası ve temiz havasıyla şehir hayatının stresinden kurtulmak isteyen vatandaşların uğrak noktası oluyor. Özellikle yazın kavurucu sıcaklardan kurtulmak isteyenlerin adresi olan ilçelerin havası ve suyu uzmanlar tarafından araştırılıyor.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü olarak Çameli ve Beyağaç ilçelerinde çalışma yürüten Dr. Öğr. Üyesi Selahattin Akşit, konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Çameli ilçesini Kaz Dağları ile eşleştirdiğini söyleyen Dr. Selahattin Akşit, “Özellikle Çameli ve Beyağaç gibi merkeze uzak olan ilçeler, eskiden sürgün yeri olarak algılanırdı. Gelişmemiş ve uzak olduğu için insanlar gitmek istemezdi. Aslında uzak olan bu ilçeler dezavantaj değil, birçok avantaj kazanmış oldu. Doğaları daha iyi korundu ve temiz kaldı. Bu bölgenin 'Sakin Şehir' belgesini alması onlar için avantaj teşkil ettiğini görmekteyiz. Bizler coğrafya bölümü olarak bölgede hava kalitesi çalışmasını yürüttük. Sempozyumda da bu çalışmayı sunduk. Gayet kendi çevresinde temiz kaldı. Hatta hava kalitesini Kazdağı ile eşleştirdik. Hani Kazdağı için en fazla oksijenin bulunduğunu söylerler. Biz de diyoruz ki Çameli, Denizli'nin Kaz Dağları'dır. Bunu çalışmalarımızda adlandırdık ve bu konu ile ilgili makale yazdık. Bölgede sanayinin bulunmaması hava kalitesi açısından Çameli için avantaj teşkil etmiştir” dedi.

“Tarımsal ilaç kullanımının birtakım sıkıntılar oluşturacağını tespit ettik”

Beyağaç ilçesinde su kalitesinin korunması için eski geleneksel sulama yöntemlerine geçilmesi gerektiğini belirten Dr. Selahattin Akşit, “Beyağaç ilçemizde su kalitesi ile ilgili öğrencilerimizle birlikte çalışma yaptık. İlçede tarımsal sulamanın yoğun olması su kalitesini nasıl etkileyeceği hakkında çalışmalar yürütmeye çalıştık. 2 senedir devam eden çalışmalarımızda tarımsal ilaç kullanımının birtakım sıkıntılar oluşturacağını tespit ettik. Arazide aldığımız örnekler ve laboratuvar çalışmalarında bir takım sorunlar ile karşı karşıya kalabileceğimizi gördük. Ama biz bunların bir şekilde çözümlene bileceği konusunda hem fikiriz. Beyağaç eski geleneksel tarım sistemine döndüğü zaman bu tür sorunların üstesinden gelecektir” ifadelerini kullandı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.