Bundan tam bir asır önce bizlere, muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil
kanda mevcut olduğunu bir kez daha hatırlatan, geçmişten gelen manevi bir kuvvet olarak
geleceğe daha güçlü ve emin adımlarla ilerleme cesaretini aşılayan 30 Ağustos Zaferi,
ecdadımızla bir kez daha onur ve gurur duymamıza vesile olan müstesna günlerden biridir.
Her bir karışının bedeli şehit ve gazilerimizin kanlarıyla ödenerek kazanılmış vatan
toprakları üzerinde, bağımsız ve onurlu bir şekilde var olabilmek için gösterilen üstün çaba;
ecdadımızın emanetine ebediyen sahip çıkmamız gerektiği vazifesinin bilincinde olmamızı
sağlayan ve bugün bizim yolumuzu aydınlatan meşalemizdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Türk milleti, bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var
olmalarının yegâne koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet, hiçbir
zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.” diyerek aziz milletimiz ve
kahraman ordumuzun cennet vatanımız üzerinde emelleri olan ya da olmaya kalkışacaklara
şartlar ne olursa olsun gereken cevabı verebilecek durumda olduğunu belirtmiştir.
Bugün bizlere düşen görev ise; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve kurtuluş savaşında kadın-erkek, genç-yaşlı demeden topyekûn mücadelede bulunan
aziz milletimize layık olmak, bağımsızlığımızın simgesi, şehit kanlarıyla sulanmış Bayrağımızı
indirmeye, vatanına ve mukaddesatına kastetmeye yeltenenlere karşı aynı ruh ve kararlılıkla
karşı çıkmaya her daim hazır olmak ve durmadan çalışmaktır.
Bu vesileyle; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu zaferi bize armağan
eden istiklâl mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez
bütünlüğü için canlarını seve seve veren tüm aziz şehitlerimizi rahmet, kahraman gazilerimizi
minnet ve şükranla anıyor, bütün vatandaşlarımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyorum.