Bizim örf ve adetlerimize göre yuvanın gerçek sahibi olan kadın, ailenin ve toplumun temel direğini oluşturmaktadır. Biliriz ki kadın mutlu olduğu sürece içinde yaşadığı toplum da mutlu olur. Kadın huzurlu olduğu sürece toplum, huzurun merkezi haline gelir. Kadın umut içindeyse o toplum da geleceğe umutla bakar. Çünkü bir anne, bir eş, bir evlat olarak kadın, toplumu dönüştüren ve istikamet verendir. Nitekim Ulu Önder Atatürk: “Şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” sözüyle kadının gerçek değerine, topluma olan katkısına dikkat çekmiştir.
Toplum ve ülke olarak hak ettiğimiz etkin ve saygın konumu kazanmamızda emeği, alın teri, katkısı ve duası bulunan, kurtuluş mücadelesinden günümüze kadar hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan kadınlarımız, son yıllarda giderek artan bir hızla sosyal, ekonomik ve siyasal alanda daha aktif rol oynamaya başlamıştır. Bu anlamda şartları ne olursa olsun çalışma azmini asla kaybetmeden hayatın her alanında elde ettiği başarıların sayısını arttıran kadınlarımızın çalışmaları takdire şayandır. Bununla birlikte ülkemizin değişik noktalarında istemesek de zaman zaman karşılaştığımız kadına yöneli...