Şanlı tarihimizde necip milletimiz; Orta Asya’dan Anadolu’ya, Kuzey Afrika’dan
Avrupa’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar ayak bastığı her yerde, nefes aldığı her
coğrafyada, vatan bildiği her toprakta nice şanlı mücadeleler vermiş; büyük kahramanlıklara
imza atmış, unutulmaz destanlar yazmıştır. 18 Mart 1915 tarihi, bu unutulmaz destanlardan
bir tanesinin daha tarih sayfasına altın harflerle yazıldığı bir an olup yüreği vatan ve özgürlük
aşkıyla çarpan bir neslin, kendisinden sonra geleceklerin özgürlüğü ve selameti uğruna, canını
feda ettiği bir dönüm noktasıdır. Bugün, kutsal vatan toprağına namahrem elini değdirmemek
için Peygamberimizin kucağına koşan yüz binlerin Şehitler Günü’nü ve aziz milletimizin
kaderiyle birlikte tarihin seyrini değiştiren Çanakkale Zaferi’nin 108. yılını, büyük bir gururla
kutluyoruz.
Çanakkale, metrekareye altı bin merminin düştüğü, iman kurşunuyla küfür
kurşununun havada çarpışarak kenetlendiği yerdir. Çanakkale, 257 okkalık top mermisini
kucaklayarak tabyasının ayakta kalan tek topuyla Ocean zırhlısını batıran Seyid Onbaşı, vatan
uğruna kurban olsun diye ülkenin dört bir yanından gönderilen Kınalı Alilerdir. Çanakkale;
kendinden katbekat büyük zırhlıları zifiri karanlıkta, ustaca döşediği mayınlarla soğuk sulara
gömen Nusret Mayın Gemisi, umutlarını, geleceğini vatan yolunda harcayan, okulu tek bir
mezun dahi veremeyen Konya, İzmir, Kayseri Liseleridir. Çanakkale, Anafartalar’da,
Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda “Savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum.” diye haykıran
Mustafa Kemal ve onun emriyle sadece bir savaşı değil, koca bir memleketi kurtarmak için
süngüsüyle tarihi bir savunma yapan Bursalı Bayram’ın, Erzurumlu Hakkı’nın, Trabzonlu
İdris’in, Kayserili İhsan’ın, Urfalı Hasan’ın, Denizlili Recep’in, Musullu Mehmet'in ve
vatanın dört bir yanından istiklalini, kutsalını savunmak için Çanakkale’ye koşan nice isimsiz
kahramanın şehadet şerbetini içtiği yerdir. Hasılı Çanakkale; birliğin ve inanmışlığın gücü,
aziz milletimizin namus ve şeref savunmasının adı, asil Türk milletinin diriliş destanı ve
yükseliş abidesidir.
Bugün bize düşen, 100 sene önce Çanakkale’de karşımıza çıkan güçlerin 1000 sene
önce de karşımızda olduğunu hatırlayıp, buldukları her fırsatta farklı yöntem ve
uygulamalarla karşımızda olmaya devam edebileceklerini bilerek hareket etmektir. Hiç
şüphesiz, Çanakkale ruhunu sahip çıkarak birlik-beraberliğimizi diri tuttuğumuz sürece
üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk, kazanamayacağımız hiçbir mücadele, elde
edemeyeceğimiz hiçbir başarı yoktur. Tarih bunu, çok defa yazmıştır ve inanıyorum ki
atasının izinden yürüyen “Asım’ın Nesli” Türk gencinin de yapacaklarını yazacaktır.
Bu duygu ve düşünceler ile inancın, fedakârlığın ve azmin sembolü olan bu muazzam
zaferde, kurtuluş mücadelemizin nişanesi olarak kendini gösteren Gazi Mustafa Kemal
Atatürk başta olmak üzere Çanakkale’de ve memleketimizin dört bir yanında şanlı
bayrağımızın vatan semalarında özgürce dalgalanabilmesi için gözünü kırpmadan canlarını
feda eden tüm şehitlerimizi rahmet ve dua ile, varlığımız ve beraberliğimiz için eşsiz
fedakarlıkta bulunan kahraman gazilerimizi minnet ve hürmet ile anıyor, Çanakkale
Zaferi’nin 108. yıl dönümünü bir kez daha yürekten kutluyorum.
Şanlı ecdadımızın vatanını canan bilip, canından vazgeçerek bizlere emanet ettiği bu
topraklar, daha nice seneler özgürlüğün, vatanseverliğin, birlik-beraberliğin kalesi olmaya ve
haksızlık karşısında dik durmaya devam edecektir.