PSİKOLOJİK, KİŞİLİK VE MUTLULUK

Freud’a göre kişiliğimizin büyük çoğunluğu 0-6 yaş arasında oluşur. Ve ne hikmettir ki bu dönem insan kişisinin kontrol edemediklerinin ağır bastığı bir döneme denk gelmektedir aynı zamanda. Dünyaya gelip gelmemekten başlamak üzere ne anne-babasını seçebilir insan ne doğacağı şehri ne dilini ne ırkını ne de cinsiyetini ve ekseriyetle de dinini dahi seçemez. Oysa kişiliği bu kendi seçemediği etmenler üzerine kurulur. Sahip olduğu ebeveynlerinin ve çevrenin sağlıklı olduğu ölçüde sağlıklı bir kişilik edinecektir birey. Hatta bununla ilgili şöyle de bir söz vardır: ‘’insan doğmaz, çevresi tarafından yaratılır bana bir düzine çocuk verin isterseniz onlardan hırsız isterseniz de rahip çıkarayım.’’ Burada çevrenin yani bireyin kontrol edemediklerinin kişiliği üzerindeki etkisine işaret edilmektedir. Fakat bu bir yandan da tehlikeli bir teoridir şöyle ki bireyin yaşamıyla ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırabilir. ‘’Ben kötüyüm sebebi ailem ya da çevrem, zor bir çocukluk geçirmişim ve böyle olmuşum artık geri dönüşü yok’’ diyen bir birey davranışlarının sorumluluğunu hep başkalarına yükleyebilir.

Psikolojik uyumsuzluklar tam da burada başlar aslında, toplumda uyumsuz olarak nitelendirdiğimiz yaşam konforu istediği ölçüde olmayan bireylerin bir kısmının kontrol edemedikleri üzerine çok kafa yorduklarını gözlemlemekteyiz. Bunlardan bir kısmı kontrolünde olmayan şeyleri kontrol etmeye ve kendilerine her şeyin herkesin benim kontrolümde olmalı dayatması yaptıklarını gözlemlemekteyiz. Böyle kimseler kontrolü dışında gerçekleşen olaylardan hazzetmez ve sürekli gergin bir ruh halinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Diğer bir uyumsuz grubumuz ise uyum sağlama, zorluklara göğüs germe ve hatalarının sorumluluğunu üstlenme ve değişim gösterme çabasına girmeyenlerdir. Böyle kimseler hatalı davranışlarını kontrol edemediği yukarıdaki etmenlere atfeder ve ‘’böyle geldim böyle gideceğim benimle alakalı değil, doğduğum çevre ile alakalı ve tabiri caizse böyle gelmiş böyle gider’’ düşüncesiyle yaşamını idame ettirme çabası güderler.

Peki bu özellikler size tanıdık geldi mi? Çevrenizde böyle bireylerin sayısı fazla mı? Yoksa siz de böyle uyumsuz bireylerden oluşan kusurlu bir çevrenin kurbanı mısınız? Onun için midir bu yaşadığınız zorluklar ve kendinizde beğenmediğiniz ve değiştiremediğiniz yanlarınız?

Sevgili dostlar yaşam birçok şeyde olduğu gibi bu konuda da denge üzerine kurulmuştur. Psikolojik iyi oluşumuzu belirleyen şey ne hiç sorumluluk almamaktadır ne de fazlaca sorumluluk üstlenmektir. Ne bize ya da başkalarına ait olan ama doğrudan seçemediğimiz yanlarımızı yüceltmektir ne de aşağılamaktır. Yaşam bize bazı armağanlar sunar -ki kimimize sunmaz bunun da seçimi yine bize ait değildir- bu armağanlardan bazılarını değiştiremeyiz bazılarını ise değiştirebiliriz. Değişim enerjimizi değiştirebileceklerimiz üzerine yoğunlaştırır ve değiştiremeyeceklerimizi kabul etiğimiz ölçüde mutluluğa yakınlaşacağımız kanaatindeyim

Ben psikolojik danışman Yavuz Vardar, yaşam ile bitmeyen bir kavganız var ise veyahut istediğiniz yaşam konforuna henüz sahip olmadığınızı düşünüyorsanız benimle iletişime geçebilirsiniz hepinize sağlıklı günler dilerim