Merhaba Değerli Yol Arkadaşım
Bugün sizlerle bir hayal , geç kalmışlık gölgesinden uzak , özgürleşme yolculuğuna çıkmak istiyorum. Bu yolculuk hepimizin arayıp bulmaya çalıştığı kendilik macerası. Esinlendiğim yer ise kısa bir süre önce İzmir’de karşılaştığım değerli hocam Dr. Onur Kahveci’nin ‘’Kuantum Tango’’isimli kitabından bir cümle. Tamamını okumanızı tavsiye edeceğim bu kitapta kültür, miras, dans üçlüsünün altında altın bir cümle. ‘’ Sadece Dans Değilim ‘’ .
Profesyonel alanım koçlukla nasıl bir bağlantı kurduğumu merak edebilirsiniz. Ben de size tango dansçısı olduğumu ,her yaptığım alanda olduğu gibi tutkuyla ilerlediğimi ve bitmeyen öğrenciliğimden keyif aldığımı hatırlatmak isterim.
Gelelim bir koç gözüyle gördüklerime. Ben sadece Dans değilim olarak çevirdiğim cümledeki ‘’benlere’’…
Süper egonun iplerinden sıyrılmış bir kendilik yolculuğuna çıkalım. İçimizde yarattığımız benlere. Ben olmayan benim parçam olmuş yüzlercesine. Her attığımız adımın ,giydiğimiz kıyafetin,içeceğimizdeki anason kokusunun ,toplumdaki konumumuzun sinsice beni ele geçirdiği o tanrılaşmış kurallara.
Çok sevdiğim Prof. Hocamın bir seminerinde kategorize kavramını incelemiştik.Bilirsiniz felsefe ve sosyolojiye de tutkumuJ Kategorize etmek dışlamaktır, ötekileştirmektir. Şuanki aklımla sizlere köşe yazısı yazacak kadar içselleştirdim bu cümleyi. Beynin algılamak,uzaklaşmak ya da yakınlaşmak daha doğrusu yaşamak için kullandığı savaş –kaç komutunu ne kadar bayağılaştırmıştık.
Şehirlerimiz, öğretmenlerimiz, soyisimlerimiz, diplomalarımız,bankadaki paralarımız ,anne olmamız hatta bu ülkede kadın olmamız…Yaşamın zorunlu rollerini kurallı engeller haline getirip herkesin bir gün değil bugün engelli olmasını sağlamıştık. Ne acı… İzm’lerin gölgesinde değerlerini kaybetmiş bir toplum olarak değersizliğimizi like yapar hale gelmişiz.
Oysa dans,Tango diğer tüm sanatlar gibi toplumsal katranları çözecek bir merhem bende. Kim olduğumuz, yaşımız,cinsiyetimiz, ülkemiz,dinimiz ,siyasi görüşümüz ve mesleklerimiz bütünsellikte erimiş durumda. Sadece müzik, bazen ona yazılmış sözler ve kendini kendine dünyaya ifade eden bir beden. Ederin beden olmadığı dolayısıyla kadın ve erkek olmanın en dostça bütünlüğü. Sevgi,dayanışma,iletişim.Biz olurken benliği kaybetmeyen bir sınır koruması.
Çocukluğumdan beri şiir yazıyorum, 20 yıllık meslek hayatımın vermek istediği en güçlü mesaja bu kez de dansla davet etmek istedim sizi.Mesleğim değil , benim bir parçam olan; profesyonel olduğum değil aşık olduğum bir gösteriyle size ‘’ Kendini yaşamak ve yeniden doğurmak için neyi bekliyorsun ? ‘’ diyorum.
Hangi yolu seçersen seç başın sanata çarpacak bu yolda. Resim, Müzik,Heykel,Şiir,Edebiyat,Dans … Ve ne yaparsan yap kendilik yolculuğunda sen sadece o kavrama sıkıştırılmış bir tutsak olmayacaksın. Ne bir organ,ne de bir din yeryüzünde sonsuz olasılıkları olan varlığını anlatmaya yetecektir.
Sadece Dans Değilim diyor tango. Ben de cevap veriyorum.
Ben de sadece bir kadın,anne, yazar ,koç,dansçı,iş insanı değilim.Hepsiyim ve hiçbiriyim.Ruhumun geçtiği yollar, trendeki yol arkadaşlarım yolun kendisi olabilir mi sizce?
Peki sen değerli yol arkadaşım ; Sen ne değilsin farkında mısın? Tutunduğun duygular, giydiğin üniforma, cinsiyetin, sana biçilen kurallar, gizli isyanlar…
SEN NE DEĞİLSİN?
Sevgiler sadece Yelda